Kahvenin ilk doğduğu yer olarak o dönem Habeşistan şimdi ise Etiyopya olarak bilinen topraklar olarak anlatılır. Kahve buradan Arabistan, Ardından Yemen ve daha sonra ise Yemen valisi olan Özdemir Paşa ya da tüccarlar tarafından İstanbul’a gelmiştir. Peki İngiltere’nin kahve ile tanışması nasıl olmuştur.
Avrupa’nın ise kahve ile tanışması 17. yüzyılı bulmuştur. Ancak, kilisenin kahveyi “lanetli içecek” olarak tanımaması ve Papa’nın ise bu içeceğe “şeytanın içkisi” adını vermiştir. Ancak bu tanımlamalar kahveye olan ilgiyi azaltmamıştır. Çıkarılan yasalar, dini yasaklar ve kurallar kahvenin tüketilmesine hiçbir zaman engel olamamıştır.
Kahvenin İngiltere’ye girişi de diğer ülkeler gibi kolay olmamıştır. İngilizler çaya tutkulu bir ülkeydi ve kahve ile ilk başlarda pek ilişkili olmamışlardı. Ancak İngilizlerin kahve olan bu soğukluğu zamanla gelişmiştir. Günümüzdeki British Museum’da bulunan bir ilan da Londra’da açılan ilk kahve evinin 1652 yılında kurulduğunu göstermektedir. Kahveci ise Sicilyalı Pasqua Rosee isimli bir göçmendir.
İlanda kahvenin faydaları kısa bir şekilde anlatılmaktadır. İlanın bir köşesinde ise Türklerden de bahsetmektedir. Bu ilanda Türklerin kahveyi yemekten sonra içtiğini anlatmaktadır. Bu yazıda Türklerin kahveyi sudan sonra en çok içtiği içecek olarak tanımlamaktadır.