Kahve Salonu

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Blog
  4. »
  5. İstanbul’daki Kahvehane Kültürü

İstanbul’daki Kahvehane Kültürü

admin admin - - 3 dk okuma süresi
25 0

Bir rivayete göre kahve İstanbul’a 1555 yılında Hükm ve Şems ismindeki iki Suriyeli tüccar ile gelmiştir. Bu tüccarlar Tahtakale’de kahve pişirdikleri ve sattıkları bir dükkan kurmuşlardır. Bu dükkan İstanbul’un ilk kahvehanesidir. Bu kahvehanede ilk başlarda masa ve sandalye bulunmamaktaydı. İstanbul’daki ilk kahvehane kültürü böyle oluşmuştur.

Bu tüccarların Tahtakale’de sattıkları kahvenin ünü önce İstanbul’a sonra ise tüm Osmanlı’ya yayılmıştır. Bunun üzerine İstanbul’a kahve içmeye gelenler ile dükkan dolup taşmıştır. Şem ve Hükm bunun üzerine kahvehanelerini genişletmeye başlamışlardır. Ayrıca masa ve iskemlelerde koymaktadır. Bu dükkanlar sadece kahve satılan yer değil, halkın sohbet yeri olmuştur.

Tahtakale’deki bu dükkanın büyük rağbet görmesi sonrasında İstanbul’un çeşitli yerlerinde kahve dükkanları açılmıştır. Kahve dükkanlarının sayısının artması ile sadece şehir halkı değil ülkenin birçok yerinden boş vaktini geçirmek ve sohbet için bu kahvehanelere gelenler bulunmaktaydı.

Kahvenin İstanbul’da Yasaklanması

20 yılda İstanbul’daki kahvehane sayısı 700’ü geçmişti. Dönemin Padişahı olan Üçüncü Murad, kahvehanelerin halkı tembelliğe sevk ettiğinden dolayı yasaklamıştır. Ayrıca kahveyi keyif verici bir içki olarak görmekteydi. Bunun için kahve içmeyi de yasaklamıştı.

Ancak İstanbul’da kahve bir bağımlılık hali almıştır. Kahve tiryakileri arasında sadece sıradan halk değil devlet içerisindeki önemli devlet adamları da bulunmaktaydı. Bu nedenle şehir içerisinde yeraltlarında gizli kahvehaneler bulunmaktaydı. Üçüncü Murad önceleri bu kahvehaneler ile mücadele etmekteydi. Ancak devlet ileri gelenlerinin de bu kahvehanelere gizli gizli gittiğini öğrenince son yıllarında yasağı kaldırmıştır.

Kahve ve kahvehane yasağının kaltığını öğrenen halk kahve içmenin serbestliğinde eski alışkanlıklarına geri dönmüştür. Bu dönemde kahvehane sayıları 1000’i aşmıştır. Bu kahvehaneler zamanla devlet aleyhinde dedikoduların yapıldığı bir hale dönmüştür. Kahvehaneler İkinci Osman’ın öldürülmesinde büyük rol oynamıştır. Dördüncü Murad bunun üzerine saltanata geçer geçmez kahvehaneleri ve kahveyi yasaklamış, kahvehaneleri yoıktırmıştır.

Ancak bu yasaklarda çok uzun sürmemiş ve 1640 yılında Sultan İbrahim, baskılara dayanamayarak yasakları kaldırmıştır. İstanbul’daki kahvehane kültürü böylece tekrar başlamıştır. Kahvehaneler bir süre daha dedikodu yuvası olarak kalmış, ancak bu özelliğini yavaş yavaş kaybetmiştir.

Kahvehaneler İstanbul’da önemli bir yer almış ve halk mektebi haline gelmiştir. Zamanla saz şairlerinin saz çalıp ve manile söylediği bir yer haline gelmiştir. Semai kahvehanelerini alan bü mekanlar büyük bir rağbet görmüştür.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir